Trump Muhteşem Döndü, Ama Aynı Trump Olarak Mı?

Trump Muhteşem Döndü, Ama Aynı Trump Olarak Mı?

ABD seçimlerinde Trump’ın rakibi Kamala Harris’e karşı kazanma ihtimali çok da uzak bir ihtimal değildi. Anketler artık başa başı gösteriyor idiyse de sahayı yakından takip edenler Trump’ın ipi göğüsleyeceğine kesin gözüyle bakacak noktaya gelmişlerdi. Yine de seçimin sürprizi Trump’ın bu kadar açık ara seçimi kazanmış olması. Uzun yıllardır hiçbir seçimde görülmemiş bir biçimde hem senatoda hem temsilciler meclisinde elde ettiği açık ara üstünlük. Bu yine uzun zamandır hiçbir başkana nasip olmamış bir kuvvetler birliği sağlamış oluyor ki, ortaya bir önceki seferden çok daha güçlü ve muhtemelen çok daha farklı bir Trump yönetimini getirecek.

Şahsen yıllardır izlediğim ABD seçimlerine karşı en kayıtsız en ilgisiz kaldığım bir umursamazlık içinde olduğum için bu konuda gelen haberlere de fazla ilgi göstermiyordum. Bu ilgisizliğim elbette kendi kişisel meselemden ibaret değildi. ABD siyasetinin ve seçmeninin her ikisi Siyonist lobiler tarafından adeta teslim alınmış iki seçenek arasında bırakılmış olması dolayısıyla acınacak durumda olduğunu düşünmemden. Seçimlerin tam bir demokrasi şöleni havasında yaşandığı ve insanlara ülkeyi yönetiyor oldukları hissinin güçlü bir biçimde verildiği ABD’de aslında olup biten sadece birbirinden kötü iki seçenek arasındaki tercih. Bir yılı aşkın bir süredir Gazz’'de yaşanan soykırıma karşı vicdan sahibi bütün Amerikalıları çıldırtan ABD politikaları konusunda hiçbiri diğerinden daha iyi bir çözüm önermeyen iki seçenek.

ABD üniversiteleri 1968 olaylarından beri, belki o zaman bile yaşanmamış protestolara sahne oldu. Bütün büyük kentlerde ABD tarihinde görülmemiş protestolar ABD halkının İsrail politikalarında ülkesinin yanında olmadığını gösterdi Buna rağmen Demokrat Partili hükümet İsrail’e desteğine ısrarla devam etti. Karşısındaki aday Trump ise Netenyahu’yu ağırlamaktan geri durmadı ve Gazzeye yönelik soykırımın yakıcı gündemi arasında İsrail’in kendini savunma hakkı ve buna vereceği destekten başka bir şey vaat etmedi.

ABD demokrasisi Siyonist lobiler tarafından rehin alınmış durumda. Belki seçilecek başkanın şu veya bu politika konusunda bir fark ortaya koyması mümkün. Türkiye’ye karşı biri diğerinden farklı bir mesafede farklı bir ilişki içinde olabilir. Ama bugün dünyanın birinci meselesi ve bütün dünya düzenini bloke etmiş durumda olan İsrail’e karşı etkili bir siyaset yürütme konusunda hiçbiri umut vaat etmiyor. Muhtemelen tam da bu nedenler seçimlere yönelik ilgiyi bir nebze azaltıyordur. Ancak Amerikan halkının bu açıdan başka halklardan radikal bir farkı yoktur. Kendisine sunulan seçenekler arasından bir tercih yapmaktan da geri durmuyor, bir umut.

Tabi seçmen yaptığı tercihle de hem bu umudunu ifade ediyor hem de bir sürü başka şey söylüyor. Toplumda yaşanan bazı sorunlarla bir arada düşünüldüğünde eline 4 yılda bir geçmiş olan fırsatla konuşmuş oluyor. Demokrat Parti’nin 4 yıllık yönetimine karşı toplumda çok ciddi bir reaksiyon oluşmuş olduğu bu vesileyle çok güçlü bir biçimde ifade edilmiş oldu.

Demokratların geleneksel olarak hitap ettiği göçmenler, Hispanikler, Afrika kökenliler, Müslümanlar ve diğer nüfuslarda bir artış sözkonusu olduğu halde Trump bu kesimler arasındaki oylarını da arttırarak kazandı seçimleri. Bu durum, Demokrat parti politikalarına karşı birikmiş bir öfke patlaması olarak da yorumlanıyor.

Kuşkusuz Trump’ın savaş karşıtı ve ABD’yi kendi meselelerine geri çekme konusunda verdiği mesajlar, 4 yıllığına vermiş olduğu fasılada Demokrat Parti’nin Ukrayna ve İsrail’deki savaşta ortaya koyduğu siyasetlere karşı oluşan bir tepkiyi hatta öfkeyi çok iyi yakalamış oldu. Üstelik Trump bu konuda önceki deneyimiyle de kendisine güçlü bir referans oluşturuyordu. Yaptığını yapacaklarının teminatı olarak gösterecek bir şansı vardı. 4 yıl boyunca hiçbir yeni savaş başlatmamış olması, savaşlardan uzak kalması ABD tarih açısından bile ciddi bir fark oluşturmuştur. Trump gibi agresif, nezaketten uzak kaba söylemleriyle dikkat çeken birinin savaş karşıtlığında bu kadar temayüz etmesi enteresan bir durum oluşturuyor.

İsrail’e verdiği destekte rakibi ile bir farksızlık ortaya koysa da savaş karşıtlığı ve ABD’nin başka ülkelere asker göndererek savaşlar çıkararak giriştiği maceraların ülkesi için maliyetlerini çok iyi işleyen yaklaşımı ABD halkında samimi bulunarak desteklendi. Şimdiye kadar bu yöndeki ABD politikalarının vatandaşlarının vergileriyle dünyaya nizam verirken kendi vatandaşlarının refah ve huzurunu kaçırdıkları iddiası bugün ABD halkı tarafından genel kabul görüyor. Bu emperyal yaklaşımın ABD halkına hiçbir getirisi olmadığı gibi ABD’yi dünyada tam bir nefret nesnesi haline getirmektedir.

Trump’ın veya başka herhangi bir ABD siyasetçisinin bu saatten sonra Gazze için veya dünyadaki başka sorunlar için bir çözüm kaynağı olmasını bekleyecek durumda değiliz. ABD sorunların çözümü değil sebebi. Aradan çekildiğinde, Ukrayna’yı kışkırtmasa, İsrail’e sınırsız destek vererek daha da fazla tahrik etmese zaten sorunlar kendiliğinden çözülür.

Trump’ın belki ehven tarafı bu tür kışkırtıcı, müdahaleci veya emperyal politikaların ABD’ye de son kertede bir fayda vermediği, bilakis ağır maliyetlerle zarar verdiğini görecek bir pragmatist yaklaşıma meyilli olması.

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını ve yine işgal altındaki Golan’ın İsrail tarafından ilhakını destekleyen Filistin’e duyarsız politikalarını da unutmuyoruz. Ancak verdiği bunca desteğe rağmen Netenyahu’nun 2020 seçimlerde daha sonuçlar kesinleşmemişken iştahla Biden’ı tebrik etmiş olmasını unutmamış olması da yeni dönemde politikalarını sevk edecek etkenlerden biri olarak zikrediliyor.

Bir daha seçilme beklentisi ve imkânı olmayacak ve önünde Senato, Temsilciler Meclisi desteği de olduğu için zaten varolan öngörülemezliğini daha da tadını çıkararak sergileyebileceği bir dört yılı olacak.

Dünya öngörülemeyen bir belirsizlik içindeydi, Trump’la birlikte daha da öngörülemez oldu. Ama herşeyin kötüsünü görmüş yaşamış insanlar bundan daha kötüsünü görür mü? Allah-u alem.

 

Diğer Yazıları

Yorum Yaz