İsrail Siyonist Devleti; Yahudi Kılığındaki Şeytan Mı Yoksa Şeytan Kılığındaki Yahudi Mi?

İşin ehlinin(ki ben bu işin ehli değilim!) çok iyi bildiği William Shakespeare, yine işinin ehlinin yorumlarından özetle anladığım kadarıyla yazdığı eserlerle, eserlerde konuşturduğu kahramanlarla, kahramanların konuştuğu kök yargılarla okuyucusuna belli soruları cevaplama ve yorumlama görevini vermektedir.

William Shakespeare okuyucusuna, eksik kalan düşünce boşluğunu doğal düşünce yöntemiyle doldurma görevini vermektedir.

Büyük sanatçı ve düşünürlerin özellikleri veya amaçları, genel olarak okuyucusunu Sokratik yöntemle tanımlanan neyi bilip bilmediğinin farkına varma, ironi ve doğrultulma yöntemi veya aşamaları ile düşünce sürecinin organik bir parçası haline getirmesinin yolunu açma şeklinde özetlenebilir. Bundan sonrası okuyucunun yaratıcı zekâsına bırakılmış…

Bu çerçevede William Shakespeare’ın Venedik Taciri kitabında geçen bir diyalog ve bu diyaloğun zengin çağrışımlarla bezenmiş imge gücü, günümüze uyarlanacak verimli bir sorgulama alanı, imkânı barındırmaktadır.

Mezkûr kitabın ve romanın olay örgüsü ve kahramanlarının özellikleri ile ilgili bilgilenmelere çoğu yerden ulaşılabilir olduğundan kitabın edebi kuramlar ve yöntemler açısından ifade ettiği boyuta değinmeyeceğim. Bunun yerine kitabın sadece doğrudan günümüzün en insani meselesine uyarlanabilecek zengin imge gücünün kaynağı olarak gördüğüm kısa bir diyaloğa ve bu diyalogdaki Yahudi tipin tasvir ettiği durumun, insani durum anlatısının günümüz Siyonist İsrail Devletinin bir yılda uyguladığı soykırımını olası orta ve uzun vadedeki maşeri sonuçlarına ayna tutma gücüne dikkat çekeceğim.

Aktaracağım diyaloglar, Venedik Taciri kitabının III.PERDESİ’nde geçmektedir. Solanio ile konuşan Salerio, konuşma sırasında içeriye giren Yahudi Tüccar Shylock’u kastederek diyor ki: “Duama şeytan karışmadan ‘amin’ diyorum, işte Yahudi kılığında bir şeytan geliyor.” Ticaret gemileri ve serencamı üzerinde süren diyaloglardan sonra Salerio sorar: “ Ne olmuş, borcunu ödeyemezse etini kesecek değilsin ya. Hem ne işine yarar ki?” Tefeci  Yahudi Tüccar Shylock süreç ve sorulan bu soru hakkındaki duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirmektedir: “…Balık yemi olarak kullanılır. Hiçbir işe yaramazsa bile, intikamımı besler. Beni aşağıladı, beni yarım milyondan etti, kayıplarıma güldü, kazançlarımla alay etti, ulusumu hor gördü, pazarlıklarıma balta vurdu, dostlarımı benden soğuttu, düşmanlarımı kızıştırdı. Peki, ne diye yaptı bütün bunları? Yahudi'yim de ondan. Yahudi'nin gözleri yok mu? Yahudi'nin elleri, organları, bedeni, duyguları, arzuları, tutkuları yok mu? Aynı yiyeceklerle beslenmiyor mu? Silahla yaralandığında aynı acıyı hissetmiyor mu? Aynı hastalıklara yakalanmıyor mu? Aynı ilaçlarla iyileşmiyor mu? Kışın soğuğunu, yazın sıcağını bir Hıristiyan gibi hissetmiyor mu? Etimizi deşseniz bizim de kanımız akmaz mı? Gıdıklasanız, gülmez miyiz? Zehirleseniz ölmez miyiz? Haksızlık ederseniz, öcümüzü almaz mıyız? Her şeyde size benzediğimize göre bunda da benzeyeceğiz elbette. Eğer bir Yahudi bir Hristiyan'a haksızlık ederse, karşılığında göreceği hoşgörü ne? İntikam. Eğer bir Hıristiyan bir Yahudi'ye haksızlık ederse, Hıristiyan yasalarına göre göreceği hoşgörü ne? Elbette, intikam! Bu alçaklığı siz bana öğrettiniz, ben de sizlere uygulayacağım. Sonu acı olacak ama bana öğrettiğinizden daha iyisini yapacağım.”

Yüzyıllarca İslam Hilafeti altında bütün otantik geleneklerini, inançlarını, dini kurumların, ticaretini emin bir şekilde koruyup geliştiren, Osmanlıların İspanyadaki olası büyük bir soykırımdan kurtardığı, Avrupa’nın, Nazilerin büyük hışmına uğrayan ve Hitlerden büyük acılar çeken Yahudiler, ellerine bir imkan girip güçlendikleri ilk anda kendilerine her zaman yardım etmiş Müslümanlara, mazlum Filistinlilere 70 yıldır uyguladıkları soykırıma  Venedik Taciri’nin kahramanı Yahudi Tüccar Shylock’un ağzıyla şöyle hitap etme hakkımız var mı?

Ey Yahudiler, ey Siyonistler, Peki, ne diye bunca soykırımı Filistinlilere yaptınız? Müslüman olduklarından mı? Peki, Filistinlinin gözleri yok mu? Filistinlinin elleri, organları, bedeni, duyguları, arzuları, tutkuları yok mu? Aynı yiyeceklerle beslenmiyor mu? Silahla yaralandığında aynı acıyı hissetmiyor mu? Aynı hastalıklara yakalanmıyor mu? Aynı ilaçlarla iyileşmiyor mu? Kışın soğuğunu, yazın sıcağını bir Yahudi gibi hissetmiyor mu? Etlerini deşseniz(ki zaten deşiyorsunuz) kanları akmaz mı? Gıdıklasanız, gülmezler mi? Zehirleseniz(ki zaten zehirliyorsunuz) ölmez mi? Haksızlık ederseniz(zaten ediyorsunuz), ellerine imkân geçtiğinde öçlerini almaz mı? Ama şunu unutmayın ey Yahudiler hiçbir şeyde size  benzemediğimiz gibi bunda da size benzemeyeceğiz elbette. Eğer bir Yahudi bir Hristiyan'a haksızlık ederse, karşılığında göreceği hoşgörü ne? İntikam. Eğer bir Hıristiyan bir Yahudi'ye haksızlık ederse, Hıristiyan yasalarına göre göreceği hoşgörü ne? Elbette, intikam! Bu alçaklığı siz Yahudiler bu dünyaya gösterdiniz. Ama bizler  sizlere bu alçaklığı uygulamayacağız. Sonu muhtemelen sizler için çok acı olacak ama bize uyguladıklarınızdan (öğrettiğinizden değil, çünkü bilge Begovicin isabetle buyurduğu gibi, siz Yahudiler asla bizim öğretmenimiz olmayacaksınız!) daha iyisini yapacağız. Sizin yaptıklarınız ey Yahudiler, hiçbir şey yapmazsa bile mazlumların intikamını besliyor!”

Amerikanın barbar teknolojisinin kanatları ve koruması altında ebediyen kalamayacaksınız ey Yahudiler.

Siz Yahudiler, Yahudilerin Siyonist devleti eliyle Hitler’in size yaptıklarının fazlasını hak edecek bir kin biriktiriyorsunuz. Beş nesli sıralı bir şekilde şehit edip bugünlere geldiniz. Bu nesil dua edin ki sizin gibi olmasın, Müslümanca kalsın da size günü geldiğinde kutlu peygamberleri gibi en güçlü olduğu dönemde sizlere de merhamette kalsınlar.

Unutmayın, sizin cehenneminiz sizin gibi olanlar eliyle gelebilir. Müslümanlar, Müslümanca kaldığı müddetçe en güçlü olduğu dönemde, Fethi Mubin nasip olduğu dönemde sizlere de merhamet edeceklerdir. Ey Siyonistler, dua ediniz de o gün Müslüman nesil sizin gibi olmasın!

Yoksa gerisi çok acı!