Esad’ın Katliamları ve Laikliğin Mazlumları Koruma Refleksi Eksikliği
Esad, Yüzbinlerce İnsanı Katlederken Laiklikten Kaynaklanan, Mazlumları Korumaya Yönelik Bir İnsani Hassasiyet Refleksi Neden Gelişemedi?
Her tarihsel olay, sebep ve sonuçları, imge zenginliği ve toplam insani hasılaları ile oldukça zengin bir öğretici deneyim sunar.
Her kritik, radikal ve küresel etkileri olan olay, belli kesimlerin ideolojik argümanlarını ve bunlara bağlı siyasi ve toplumsal temsillerini, bilişsel haritalarını; güvenilirlik ve geçerliliklerini ve bir bütün olarak dayanıklılıklarını yeni sınamalara tabi tutar. İç tutarlılık ve dışsal uyumluluk açısından söylemlerini bu yeni gelişmelere ışığında adhoc bir önerme yönelimi ile güçlendirme telaşı, ideolojik kesimlerin malum ve meşhur bir refleksi olarak ortaya çıkar. Peren Birsaygılı Mut’un, bir yazısındaki vurgusuyla, belli kesimlerin her olayla birlikte ve olay ne olursa olsun, “kendilerini sürekli alacaklı, karşılarındakini de sürekli borçlu” göstermeye çalışan akıl almaz kirli ve kara propagandaları, gerçekle algının sınırlarını belirsizleştirmekte, rasyonel ve etik bir sorgulamanın ve analizin zeminini tahrip etmektedir.
Suriye’de yeni bir devrim yaşandı.
Etkileri uzun yıllar sürecek bir devrim.
Bu devrimin sıcağı sıcağına şahitleriyiz.
Yeni Devrim, barışçıl mücadele yöntemi; ötekileştirmeyen dili, kitlesel bir katliama geçit vermeyen duruşu ve en önemlisi de 13 yıldır yüzbinlerce insanı katleden, milyonlarca insanı ülkesinden kovan, mülteci durumuna düşüren, açlık ve sefalete mahkûm eden Esad ve şürekâsının zalimane rejimini birkaç günde alaşağı eden başarısı bilişsel haritalar üzerinde, belli kesimlerin bilinç dünyalarında, kişilik ve psikolojilerinde şok etkisi yarattı.
Bu başarı belli ki bizim ülkemizdeki belli bazı kesimler için büyük bir travmaya dönüşecek.
İdeolojik körlük ve kirlilikleri bu kesimlerin zımni ve belki de perde gerisinde doğrudan Esad ve rejimi ile olan kirli işbirlikleri uzun sürede başlarına bela olacak, belki de vicdanları onları dipten vurmaya başlayacak ve ömür boyu onları rahat bırakmayacak bir hafıza oluşturacak.
Bilemeyiz!
Belki de Erdoğan nefretinden dolayı, Erdoğan’a karşı olan herkesi peşinen melek kabul eden ideolojik temelsizlikleri, denize düşen yılana sarılır hesabıyla ideolojik kamplaşmanın organik bir bütünleşeni olarak bu kesimleri Esad’ın ve ideolojisinin fantastik bir militanına dönüştürmüştür.
Bilemeyiz!
Bildiklerimiz, gördüklerimizden ibaret. Gördüklerimiz ise, Esad’ın devrilmesinden dolayı medyadaki delisaçması sun’i argümanlarla oluşturmaya çalıştıkları algıların tutarsızlık ve temelsizlikleri!
Adları lazım değil bunların, liste oldukça kabarık.
Önemli olan bunların ortak söylemleriyle, ortak bir kimlik etrafında öbekleşen belli bir kesim olmaları gerçeğidir. Veya kimliklerinden neşet eden ortak bir söylemle tebarüz etmeleri gerçeğidir.
Tebarüz eden kök söylemlerine şöyle hızlıca bakılacak olursa farkedilenler nelerdir?
Her şeyden öne Yeni Suriye devrimiyle kurdukları bağlantının kök paradigmalarının laiklik olduğu görülmektedir. Bu kök paradigma üzerinden Yeni Suriye Devrimine laik bir sistem kurmalarını bile önerebilmektedirler.
Bariz olarak görülen diğer önemli bir söylemleri, Yeni Suriye Devrimiyle birlikte İsrail’in Suriye’nin Golan tepelerini işgalinin önündeki engellerinin ortadan kalktığını ve İsrail’in bunu fırsat bilerek Golan’ı işgal etmeye başladıkları yönündeki iddialarıdır. Bilenler bilir ki İsrail, 70 yıldır işgalcidir ve Golan tepeleri zaten işgal altındadır ve buna karşı Esad’ın İsrail’e yönelik herhangi bir harekâtı ve saldırısı etkili olmamıştır. Ayrıca bu kesimin, İsrail’e karşı direnen Filistin’in örgütlü gücü olana HAMAS’ı terörist olarak yaftaladığı, İsrail’in son bir yıldır yaptığı katliamları bile İsrail’in kendi nefs-i savunması çerçevesinde yorumladıkları gayet iyi bilinmektedir. Bilmeyenler de bu kesimin antisiyonist, antiisrailist olduklarını zannedecek ki, öyle olmadığı gayet açık bir durumdur.
Bu kesimin, özellikle Esad’ın devrilmesiyle Alevi’lik arasında kurdukları ilişki gerçek dışı bir hezeyandır. Esad’ın yenilmesi Suriye’deki Alevilerle ilgili bir toplumsal kaybı yol açan herhangi bir yönü yoktur. Verilen siyasi mesajlar böyle bir kaybın da sözkonusu olamayacağını baştan itibaren deklare etmiştir. Özellikle Esad ile Alevilerin varoluşunu ve siyasi mücadelesini özdeşleştiren kesimler Alevi dostları değil Alevileri kirletmeye çalışan kesimin bir hamlesi olsa gerek. Öyle ki Esad rejimi ile Alevileri özdeşleştiren söylem haddizatında Alevileri bu korkunç katliamın ortakları olarak damgalamakta ve Yeni Devrime karşı gelebilecek sorun alanlarını kaşımaya matuf bir hamle olarak görülmektedir. Bununla birlikte ülkemizdeki kimi bazı dernek ve yapıların daha fol yok, yumurta yok, ‘Suriyedeki Alevileri ülkemize alalım’ söylemi Yeni Suriye Devriminin başarısını gölgelemeye yönelik ideolojik bir perdeleme hamlesi olarak okumak gerekmektedir.
Yeni Suriye Devrimi takımına, Devrim daha bir ayını doldurmadan onlara laiklik ilkesine bağlılık hassasiyeti tavsiye(!) edenler, aklı sıra bunu dayatanlar, Esad yüzbinlerce insanı katlederken, milyonlarcasını ülkeden kovup mülteci durumuna sefalet içinde sürüklerken neden bu kadar insanı korumaya matuf bir laiklik hassasiyeti ile Esad’a laiklik çağrısı ile insanca kalmasını hatırlatmadılar acaba?
Daha harekât süreci devam ederken bile Suriye’de kadınlar başlarını örtmek zorunda kalacaklar mı? Sorusunu soran, oryantalist ve Batı zihniyetinin azat kabul etmez zihinsel kölelerinin ajandasında neler vardı acaba? Özgürlük mü vardı gerçekten ajandalarında?
Bu ve buna benzer Oryantalist replikler artık Suriyeli her kesimden tepki gören mide bulandırıcı bir hal almış belli ki! Öyle ki, Suriyeli feminist yazar Sarah Hunaidi şöyle demek zorunda kalıyordu: “Geçtiğimiz 14 yıl boyunca Esad bizi bombalarken kimse feministleri, Suriyeli kadınları ve onların bedenlerini umursamamıştı.”
Yeni Suriye Devrimi öğretici olmaya; söylem ve ideolojileri güncelleştirmeye epey malzeme sunacak.
Müslüman zihin dünyasına düşman, aktör ve özne olarak İslami yapıların her halinden nefret edenler Yeni Suriye Devriminin baş aktörlerinin başta Erdoğan’la ilişkilendirilmesinden tutun da Colani’nin sakalından, giydiği elbiseden, okuduğu kitaplara kadar bir sürü derdi var artık!
Allahu Teala Yeni Suriye Devrimini hayr etsin, hayra tebdil eylesin ve başarı nasip etsin.
Selam ve dua ile…